Seyahat, İslam’da sadece bir yerden başka bir yere gitmek değildir; niyetle, adabıyla ve kalp haliyle bir ibadet fırsatıdır. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), yaptığı her yolculukta bizlere örnek olacak bir denge, zarafet ve bilinç ortaya koymuştur. “Seyahat edin, sıhhat bulun.” buyruğu; hem beden hem ruh sağlığı açısından seyahat sünnetinin hikmetini özetler.

Seyahat Sünneti Nedir?

Seyahat sünneti, yolculuğun öncesinde, esnasında ve sonrasında izlenmesi tavsiye edilen adab ve davranışlar bütünüdür. Niyetin temiz tutulması, kul hakkından sakınmak, dua ile yola çıkmak, yol arkadaşlarına merhametli davranmak ve gittiği yerde Allah’ı daha çok hatırlamak, bu sünnetin temel taşlarıdır.

Bugün özellikle hac ve umre seyahatleri, bu sünneti yeniden canlandırmak için eşsiz fırsatlar sunar. Doğru niyet ve güzel ahlâkla yapılan bir yolculuk, sadece görülen şehirleri değil, insanın iç dünyasını da değiştirir.

Peygamberimizin Yolculuk Öncesi Adabı

Efendimiz (s.a.v.), sefere çıkmadan önce yolculuğu sıradan bir program olarak görmez, onu ahiret sermayesine dönüştürecek adımlar atardı. Bunlardan bazıları şunlardır:

  • Niyeti düzeltmek: “Allah rızası için, helal rızık kazanmak, ilim öğrenmek, akraba ziyareti yapmak…” gibi hayırlı niyetlerle yola çıkmak.
  • Helalleşmek: Ailesiyle, dostlarıyla helalleşir; varsa kırgınlıkları giderirdi.
  • Dua ile yola çıkmak: Binek üzerine binerken okunan dualar, yolculuğun emniyet ve bereketini talep eden sözlerdi.
  • Tedbir almak: Güzergâhı bilmek, ihtiyaçları hazırlamak, yol arkadaşlarını uyarmak gibi maddi tedbirleri de ihmal etmezdi.

Yolculuk Esnasında Dikkat Ettiği Sünnetler

Peygamberimiz (s.a.v.), yolculuk sırasında da müminlere örnek olacak bir hassasiyet gösterirdi:

  • Tevazu ve paylaşım: “Ben de sizin gibi bir yolcuyum.” diyerek en ağır işleri üstlenmekten çekinmez, yol arkadaşlarına yük olmak istemezdi.
  • Sabır ve güzel söz: Zor koşullarda bile sesini yükseltmez, çevresindekileri teskin eden bir üslup kullanırdı.
  • Dua zamanlarını değerlendirmek: Yolculuğun, duası kabul edilen üç hâlden biri olduğunu hatırlatırdı.
  • Cemaat ruhunu korumak: Birlikte yemek yemek, birlikte konaklamak ve birlikte hareket etmek, kardeşlik bağını güçlendirirdi.

Hac ve Umre Yolculuklarında Seyahat Sünneti

Hac ve umre, seyahatin en bereketli hâlidir. Çünkü bu yolculukta hedef; Kâbe’yi ziyaret etmek, Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) yaşadığı topraklara gitmek ve kulun Rabbine daha da yakınlaşmasıdır. Bu nedenle:

  • Yola çıkarken “Bu yolculuk, hayatımın dönüşüm noktası olsun.” diye niyet etmek,
  • Yol boyunca tesbih, salavat ve dua ile dili meşgul etmek,
  • Otobüste, uçakta, havaalanında sabırla sıraya girmek, kimseyi itip kakmamak,
  • Rehberlere ve görevlilere kolaylık göstermek,
  • Yol arkadaşlarının yükünü hafifletmek, yorgun olanlara yer vermek, su ikram etmek,

seyahat sünnetini uygulamaya dönüştüren davranışlardır.

Seyahatte Dua ve Tevazu Bilinci

Yeni şehirler görmek, farklı insanlarla tanışmak, yüksek dağlar, okyanuslar, çöller görmek… Bütün bunlar, mümin için sadece “güzel manzara” değildir. Hepsi, Allah’ın kudretini temaşa etme fırsatıdır.

“Yolda olan, dünyanın geçiciliğini en çok hissedendir.”

Bu bakış açısıyla bakıldığında seyahat sünneti, insana tevazu kazandırır. Çünkü insan, farklı coğrafyalarda binlerce mümini görünce, kendi derdinin aslında ne kadar küçük, Allah’ın rahmetinin ise ne kadar büyük olduğunu fark eder.

Günlük Hayatımıza Seyahat Sünnetini Taşımak

Seyahat sünneti sadece hac ve umreye mahsus değildir. İş seyahati, aile ziyareti, tatil veya kısa bir şehir içi yolculuk… Hepsi, doğru değerlendirildiğinde bir manevi gelişim alanına dönüşebilir.

  • Arabayla yola çıkmadan önce kısa bir dua okumak,
  • Yolculuk boyunca trafikte sabırlı olmak,
  • Mola yerlerinde israftan kaçınmak, nimetin kıymetini bilmek,
  • Gittiğimiz şehirdeki ihtiyaç sahiplerini fark etmeye çalışmak,
  • Geri döndüğümüzde, gördüklerimizi “ibret” penceresinden değerlendirmek,

bu sünneti günlük hayata taşımanın pratik yollarıdır.

Sonuç: Yolculuğu İbadete Dönüştürmek

Özetle; seyahat sünneti, yolculuğu sadece kilometre kat edilen bir zaman dilimi olmaktan çıkarır; kalbin olgunlaştığı, sabrın arttığı, kardeşliğin pekiştiği manevi bir okula dönüştürür.

Peygamberimizin (s.a.v.) yolculuk adabını örnek alarak attığımız her adım, özellikle hac ve umre yolculuklarında, bu ziyaretin bereketini kat kat artıracaktır. Niyetimizi güzelleştirip, dilimizi dua ile süsleyip, kardeşliğimizi güçlendirdiğimizde; her yolculuk, Allah’a bir adım daha yaklaşmanın vesilesi hâline gelir.